16 Kasım 2012 Cuma

Pencerelerden ısı yalıtımı nasıl yapılır?

Low E ısıcamlı, hava geçirimsiz, ısı köprüsüz nefis bir pencere yaptırıyorsunuz. Bu kadar basit. Yaklaşık 3 sene içinde size ısı tasarrufu olarak geri ödemesi vardır.
Pencereci sizden, önce alt tabana mermer koydurmanızı istiyor. Dışarıdaki damlalıklı çıkıntıdan içerideki radyatörün de üzerini örtecek şekilde 3 cm kalınlığında yekpare bir mermerde anlaşıyorsunuz. Bu konuda başka hiçbir şansınız yok. Çünkü mermeri kısa yaptırırsanız, ?perdelerinizi islendiriyor.(!)? şeklinde bilgilendiriliyorsunuz. Burada mermercinin daha büyük ve yekpare mermer satarak kazancı en az 3 misline çıkıyor. Siz de sözde kazançlısınız. Zira hem perdeleriniz islenmeyecek, hem de pencere önüne saksı koyabileceksiniz.(!)

PVC pencereci geliyor, kolayca montajını yapıyor. Çünkü alttaki yekpare mermer ona düzgün bir zemin hazırladığı için pencereyi gönyesinde monte edebiliyor. İşlemler bitiyor, eviniz çok güzel oldu… Isı tasarrufu (!) yapıyorsunuz. Eskiden beri bizim insanımız pencereden dışarıyı seyretmeyi sever. Sabah kalkıp pencerenin önüne geliyorsunuz. Ellerinizi mermere dayayarak dışarı bakmak istiyorsunuz… Mermere değmenizle, ellerinizin donması bir oluyor. Aman Tanrım bu ne soğuk! Öğleye doğru alttaki radyatörün etkisiyle mermerin ucu biraz ısınıyor. Ama yine soğukluk müthiş. Acaba diyorsunuz, pencerenin altından hava mı üflüyor?

Isı transferi dersini okuyarak mezun olan mühendisler… Kalkın bakın ısı tasarruflu pencerenize. Altındaki mermer dışarı ile içerisi arasında ısı köprüsü yapacak şekilde ?dekoratif? mi yapılmış?

Ve sayın pencere montajcıları: Pencerenin altına yekpare mermer koydurarak, ısı tasarrufu için sattığınız mamule söz getirmeyin. Ben inanıyorum ki sizlerde iç ve dış denizlikler için özel profiller var. Bunları geliştiriniz.

Isı camlı pencereler PVC, ahşap veya alüminyum olabilir. Alüminyum olanlarda ısı köprüsünü kıracak çiftli sistemler var ama aynı mermerde olduğu gibi iyi iletken alüminyumdan pencereyi pek tavsiye etmem.

Bu arada en başta yazdığım ?low E? meselesine gelelim. Isı camlı pencere yaptırdığınızda bir de yaz şartlarını göz önüne getirin. Güneş ışınları pencere camından kolayca geçer ve odanız çok sıcak olur. Bunu önlemenin en iyi yolu pencerenize dışarıdan gölge yapacak elemanlar kullanmanızdır. İçeriye güneş ışınları direkt olarak giremeyecek ama içerisi aydınlık olacak ve siz dışarısını rahat görebileceğiniz şekilde seyrek elemanlardan yapılmış panjur bu işinizi görür. Kışın panjurları kaldırabilirsiniz. Ama low E?li ısı cam kullanırsanız güneş ışıklarının ısıtan kısmı içeriye az girer. Bu arada sakın içeriden ısı cama yapıştırılan koyu renkli filmleri asla kullanmayınız. Yazın güneş vurduğu zaman odanızı soba gibi ısıtır. Film kaplanmış bir ısı cama güneş ışını vurmuşken içeriden elinizi değdiremezsiniz. Zira eliniz yanar!

Diğer bir husus da pencere kenarlarıdır. Montajdan kısa bir süre sonra duvar veya mermer bağlantılarında çatlaklar oluşur. Onun için duvar kenarlarında kullanılan pervaz tabir edilen çıtalar takılmadan önce buralarını silikon veya akrilik mastik sürün. Pencerenin mermerle birleştiği yere de sürün.

Pencerenin iç duvara ne kadar yakın olursa o kadar iyidir. Şayet radyatörle ısınıyorsanız asla üstünü kapatmayın. Eskiden sobalarla ısınırdık. Siz hiç üstü kapalı soba gördünüz mü? Radyatörden çıkan sıcak hava pencerenizi yalayarak tavana yükselirse konfor şartlarınız nefis olur.

Perdelerim kararacak diye korkmayın. Evinizde tekniğine uygun şekilde ısı yalıtımı yaparsanız en fazla 60 derecelik kalorifer sıcaklığında perdeleriniz islenmez. Ama 60 dereceyi geçerseniz perdeleriniz kararacaktır. Genellikle ortak ısıtılan apartmanlarda bu durum çokça gözlenir.

25 Eylül 2012 Salı

asdasdada


 

FinansalAjanda.com Nedir ?
Finansal Ajanda bireylerin ve küçük işletmelerin gelir ve giderlerini takip edebildikleri internet üzerinde çalışan takvim tabanlı bir uygulamadır. Kullanıcılar tek seferlik borç ve alacaklarını sisteme ekleyebildikleri gibi, Maaş, Kira, Kredi Taksiti gibi ödeme günü ve tutarı belli olan işlemleri sisteme otomatik olarak eklenmesi için kayıt edebilirler.

Finansal Ajanda’yı diğer takvimlerden ayıran nedir ?
Finansal Ajanda yapı itibari ile standart bir takvim uygulamasına benzemesine rağmen bütün sistem parasal döngü üzerine kurulmuştur. Bununla beraber yakın tarihli ödemelerin hatırlatılması, belli tarih aralığında gelir-gider dengesinin incelenmesi, bütçenin metin ve grafiksel olarak raporlanması gibi bir çok ekstra özelliğide barındırmaktadır.

Finansal Ajanda’nın kullanıcıları kimlerdir ?
Herhangi bir kullanıcı sınırı olmamakla beraber hitap edilen kitle genel olarak bireyler ve bütçesini işletme sahibinin yönettiği küçük işletmelerdir.

Finasal Ajanda hangi platformlarda kullanılabilir ?
Proje http://www.finansalajanda.com adresinden bütün işletim sistemi ve tarayıcılar aracılığı ile kullanılabilmektedir. Yakın vadede Iphone, Android ve Blacberry platformları için sisteme entegre  mobil uygulamaların yapılması planlanmıştır. Ayrıca kullanıcının hali hazırda kullandığı diğer takvim uygulamaları ilede senkronize olabilmektedir.

Finansal Ajanda projesinin vizyonu ve misyonu nedir ?
Proje kullanıcıların sadece miktarını ve zamanını bildiği ödemeleri sisteme işleyip bunların takibini yapmasından ziyade, bir bireyin bütçesini tümü ile yönetebileceği, kanunen sorgulanmasında engel bulunmayan bütün fatura ve ödemelerinin otomatik olarak sorgulandığı ve takvime dahil edildiği, kullanıcıların bazı ödemeleri kredi kartı ile yapabildiği, gelir-gider dengesi üzerinde hesaplar ve planlamalar yapabildiği, bütçesini planlarken sistemde bulunan sanal zekadan da yardım alabildiği bir platform olmayı hedeflemektedir.

Finansal Ajanda’nın vizyonuna ulaşmasında önündeki engeller nelerdir ?

Türkiyede başkalarına ait fatura bilgilerine erişmek ve onların adına ödeme yapmak kanunen yasaklanmış olup bu hak sadece fatura sahibi kurumdan veya bu kurumların yetkilendirdiği diğer kurumların (Örn:Bankalar)  yazılı izni ile yapılabilir hale gelmiştir. Finansal Ajanda’nın bu çerçevede yasal düzenlemelere uyarak ilerleyebilmesi için Türkiye genelinde fatura düzenleyen  bütün kurumlar ile anlaşmak yerine bu kurumların yetkilendiridği bir banka ile anlaşma sağlayıp, fatura sorgulama ve ödeme hizmetlerini anlaştığı bankanın alt yapısı üzerinden vermeyi hedeflemektedir. Bu anlaşma çerçevesinde banka hali hazırda kendi alt yapısı üzerinden tahsil edilmeyen faturalarıda sistemine dahil ederek kar elde etmiş olacaktır.

Finansal Ajanda’yı bankaların otomatik ödeme talimatlarından ayıran nedir ?

Finansal Ajanda’da yapı ödeme yapmak üzerine değil bütçeyi takip etmek üzerine kurulmuştur. Kullanıcı sistem üzerine otomatik sorgulama için kayıt ettiği hiç bir faturayı sistem üzerinden ödemek zorunda değildir. Hali hazırda kimi kullanıcılar bankaların çeşitli kampanyalarından faydalanmak için faturalarını çalıştıkları bir kaç bankaya otomatik ödeme talimatı ile dağıtmış durumda olup, 1 aylık fatura toplamlarını görmek istediklerinde bir kaç farklı sisteme giriş yapmak zorunda kalabilirler. Böyle durumlarda Finansal Ajanda otomatik ödeme sistemlerinin rakibi olmaktan ziyade bir bütçe gözlem ve planlama uygulaması olarak hizmet vermektedir.

10 Nisan 2012 Salı

İnternet aleminin önlenemez yükselişi ve birçok kolaylığı hayatımıza sokmasından dolayı vazgeçilmezlerimizden biri haline geldi. Aradığımız herşeyi bulabildiğimiz, merak ettiklerimizi ilk aradığımız mecra oldu.
Örneğin: İnternet aldık ve msn açıp, msn kaydolmak istiyoruz. İnternette msn ile ilgili bilgileri araştırıp kayıt olup ücretsiz faydalanabiliyoruz. Öte yandan samsung galaxy s 3 almak istiyoruz, ilk yapacağımız şey internetten araştırma yapmak oluyor. Galaxy s3 araştırması veya galaxy s 3 araştırması yaparak istediğimiz ürünü bulmuş oluyoruz.
Gün geliyor evde annemiz, ablamız yemek tariflerine bakıyor. Sütlaç tarifinden, saç modellerine herşeyi araştırmak için internete başvuruyorlar. İşte bu anlamda internet vazgeçilmezimiz oldu ve olmayada devam ediyor. İnternette faydalı sitelerde vakit harcamak çok önemli. Biz size www.5n1k.net gibi sitelerde vakit harcamanızı öneririz. Saygılarımızla.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Zeytinyağının, sabit bir bileşimi yoktur. Çünkü zeytinyağı, kullanılan zeytinlerin; türüne, üretim yılına, zeytinin geldiği bölgeye ve zeytinin sıkılma yöntemine göre değişir. Ayrıca yıldan yıla da farklılık gösterir. Zeytinyağı; yağ asitleri, vitaminler, uçucu bileşenler, suda eriyen bileşenler ve mikroskobik zeytin parçacıklarından oluşan, karmaşık bir bileşimdir. Gıdalarımızda yer alan, iç yağı, kuyruk yağı, tereyağı, ayçiçek ve zeytinyağı gibi yağlar, kendine özgü bir metabolizmaya sahiptir ve farklı yapısal özellikleri vardır. Bu farklılığın nedeni, yapılarındaki değişik yağ asitleridir. Bu yağ asitleri, molekül yapısındaki hidrojen sayısına göre; doymuş ve doymamış yağları oluşturur.

Yağ Asitleri İki Ana Gruba Ayrılır

1-Doymuş Yağ Asitleri: Yapısındaki hidrojen atomu, fazla olan yağlardır. Erime ısıları daha yüksektir. Bu yağlar, oda ısısında katı haldedirler. Bu çeşit yağ asitleri, kandaki kolesterol miktarını arttırırlar. Bu da, kalp hastalıklarında önemli bir risk faktörüdür. Bu doymuş yağ asitlerinin; başlıca kaynağı, hayvansal iç yağlardır.

2- Doymamış Yağ Asitleri: Bitkisel veya balık yağlarında bulunur. Oda ısısında sıvı haldedir. Kan kolesterolünü yükseltmezler ve aksine faydalıdırlar. Zeytinyağında bulunan yağ asitleri de, bu sınıfa girmektedir.

a) Tekli doymamış yağ asitleri: Bu asitler, çift bağ yapar. Şayet, bir çift hidrojen atomu eksik ise, yağ asidi, tekli doymamış olarak adlandırılır. Bu asit, en çok zeytinyağında(oleik asit) ve kolza tohumu yağında bulunur. Araştırmalar, tekli doymamış yağların, kolesterolün kontrol edilmesine yardımcı olduğunu göstermektedir.

b) Çoklu doymamış yağ asitleri: Şayet bir çift hidrojen atomundan fazlası eksik ise, yağ asidi, çoklu doymamış yağ asidi olarak adlandırılır. Bu yağ asidinin pek çok bağı vardır. Bu nedenle, oksitlenebilir. Çünkü serbest radikallere bağlanabilirler. Çoklu doymamış yağ asitleri, işlem gördüğü dokuda sentezlenirler. Depo edilmezler. Sürekli sentezlenmeleri gerekir. İster katı, ister sıvı olsun, enerji yönünden tüm yağların, ortak bir noktası vardır. Her birinin 1 gramı, 9 kalori değerindedir.

Zeytinyağının kimyasal yapısı; doymuş yağ asitleri(%15), çoklu doymamış yağ asitleri(%15) ve temel olarak da, tekli doymamış yağ asitlerinden(% 70) oluşur. Zeytinyağının, yağ asidi bileşiminin ana özelliği; tekli doymamış asit düzeyinin, yüksek olmasıdır. Bu ise beslenme ilkelerine uygun ve beslenme açısından, dengeli bir bileşimdir.


























































































Zeytinyağının Kimyasal Bileşimi
BileşimlerOranı
Trigliseritler% 99.8
Doymuş yağ asitleri% 14
Palmitik asit% 7.5-20
Stearik asit% 0.5-5.0
Tekli doymamış yağ asitleri% 72
Oleik asit% 55-83
Palmitoleik asit% 0.3-3.5
Çoklu doymamış yağ asitleri% 12
Linoleik asit% 3.5-21
Linolenik asit% 0.0-1.5
Trigliserit olmayan öğeler% 0.2
Tokoferollar (Vitamin E)150 mg/kg
Polifenoller300 mg/kg
Kolesterol0

























































Bazı Bitkisel Yağların Karşılaştırması
Kimyasal bileşimlerZeytinyağıAyçiçek yağıSoya yağıMısırözü yağı
Palmitik asit (%)7.5-203-107-148-19
Stearik asit (%)0.5-5.01-101.4-5.50.5-4
Oleik asit (%)55-8314-6519-3019-50
Linoleik asit (%)3.5-2120-7544-6234-62
Linolenik asit (%)0.0-1.5<0.74-11<2.0
Tokoferoller (mg/kg)150250175200

 

Diğer yemeklik yağlarla karşılaştırıldığında zeytinyağında, tekli doymamış yağ asitlerinden oleik asidin, çok yüksek nispetlerde bulunduğu görülmüştür. Zeytinyağı, 9 ve 10 karbon atomları arasında bir çift bağ bulunan oleik asiti, yüksek oranda içermesiyle karakterize edilir.

Zeytinyağına, kendine has lezzetini veren birçok bileşen vardır. Fenolik bileşikler, bunlar arasındadır. Fenolik bileşikler, aynı zamanda, sebzelerde de bulunur ve biyolojik olarak oldukça önemlidirler. Fenolik bileşikler, serbest radikallerin engellenmesinde önemli bir rol oynarlar. Fenolik bileşiklerin, aynı zamanda iltihap kurutucu ve kanamayı durdurucu etkileri de vardır.

Zeytinyağı, antioksidan olan Oleuropein, Hidroksitirosolün zengin kaynağıdır.

Hidroksitirosol: Zeytin ve zeytinyağında bulunan, oleuropeinin başlıca parçalanma ürünü olan doğal-güçlü fenolik bir antioksidandır.

Hidroksitirosol,en güçlü doğal serbest radikal baskılayıcısıdır. Zeytinyağına, aroma tadını verir ve acılaşmayı önler. İşlenmiş zeytin meyvesinde ve zeytinyağında bulunur. Taze zeytinyağında miktarı daha azdır. Zeytinyağı üretiminde, zeytinin işlenmesi sonunda, zamanla oleuropein miktarı azalırken, hidroksitirosol miktarı artar.
ZEYTİNYAĞI ÇEŞİTLERİ

Zeytinyağı, bazı kimyasal ve fiziksel ölçümlere ve uzmanların tat değerlendirmesine göre sınıflandırılmıştır.

Serbest Yağ Asitleri(Asidite): Yüzyılın başında objektif değerlendirme için kullanılmaya başlayan ilk kriterdir. Yüzdesi, oleik asit olarak verilir. Zeytinyağında bulunan serbest asit miktarını gösterir. Kaliteli zeytinyağında, asidite çok düşük olur.
Peroksit Değeri: Zeytinyağında, lipid peroksidasyonunun ölçümü, hidroksiperoksidaz yöntemi kullanılarak belirlenir ve bir kilogram zeytinyağında bulunan toplam milieküvolant aktif oksijen olarak verilir. Peroksit değeri düştükçe, zeytinyağının kalitesi artar.

UV'de Özgül Soğurma (270 nm'de): Spektrofotometrik metodlar, zeytinyağının saflığını ve kalitesini belirlemek için, yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir. Yüksek UV değerleri oksidasyonun, depolamadan kaynaklanan problemlerin veya zeytinyağına uygulanan rafinasyon işleminin sonunda oluşur. Absorbansdaki yüksek değerin sebebini belirlemek zordur, ancak yağ kalitesini ortaya koyması açısından güvenilir bir kriterdir.

Zeytinlerin, uygun olmayan koşullarda toplanması, depolanması ve zeytinyağı üretimi aşamasında; ısıtma, aşırı güç uygulaması gibi etkenler, kalitenin düşmesine, asit ve peroksit değerlerinin yükselmesine sebep olur. Toplanırken özen gösterilmemiş; ezilmiş, bekletilmiş, iyi temizlenmemiş, geç toplanmış zeytinlerden elde edilecek yağların, asit ve peroksit değerleri yüksektir. Böyle yağların lezzetinde, kirliliğin derecesine göre kayıp vardır. Ot veya toprak kokusu taşır.

Türk Gıda Kodeksi'ne göre zeytinyağı üretim yöntemleri, 3 sınıfa ayrılmaktadır.









Zeytinyağı, içerdiği asit ve peroksit düzeyine göre gruplara ayrılır.































Kimyasal /Fiziksel Ekstra Naturel Sızma Zeytinyağı Naturel Birinci ZeytinyağıNaturel İkinci Zeytinyağı
Serbest Yağ Asitleri (% Oleik Asit cinsinden) *123,3
Peroksit (meq aktif oksijen/kg yağ)202020
U.V.'de Özgül Soğurma (270 nm'de O.D. ve ÄK)0,25
0.01
0,25
0.01
0,30
0.01
* IOOC'ye göre % 0,8


1-Natürel Zeytinyağları: Zeytin ağacı meyvesinden, doğal özelliklerini değiştirmeyecek bir sıcaklıkta sadece mekanik veya fiziksel işlemler uygulanarak elde edilen; berrak, yeşilden sarıya değişebilen renkte, kendine özgü tat ve kokuda, doğal halinde gıda olarak tüketilebilen yağlardır.
 Natürel zeytinyağları, piyasada, 3 grup halinde bulunur.
a) Ekstra Natürel Sızma Zeytinyağı(Virgin oil): Kokusu ve tadında kusur olmayan, serbest asitlik(oleik asit) derecesi, 100 gramda en çok % 1 ve altında olan natürel zeytinyağıdır.Erken hasat, soğuk sıkılmayla elde edilenidir. Zeytin meyvesinin doğal özelliklerine, dışarıdan hiçbir kimyasal işlem uygulanmaz. Tat, koku ve vitaminler aynen korunmuştur. Asit derecesi, sıfıra en yakın sızma yağ, ingilizce'de "extra virgin" olarak nitelendirilir. Zeytin ezmesinin ilk sızması veya hafif sıkımından elde edilen halis yağdır.Türkiye zeytinyağı üretiminin, yaklaşık % 3'lük bölümü bu kategoriye giriyor. Fiyatı ise ötekilerine oranla daha yüksektir. Etiketlerde sık sık gördüğümüz diğer bir terim "cold pressed" yani, soğuk sıkmadır.

 


Birçok ülke, artık sızma zeytinyağı için özel bir etiketlendirme sistemini zorunlu tutmaktadır. Örneğin, bazı sızma zeytinyağı etiketleri şöyle der: "Bu üstün kaliteli zeytinyağı, direkt olarak zeytinden, sadece mekanik yollar kullanılarak elde edilmiştir."

Asit oranı sıfıra yakın tüm sızma yağlar kalitelidir. Genzi yakmaz. Tadı, tam olgunlaşmadan sıkılan tanesinden dolayı; hem meyvemsi hem de acımtrak, rengi de doğal olarak yeşile çalan bu nefis yağ, çiğ olarak tüketilir. Natürel sızma zeytinyağı, her tür yemeklere uygun olmakla beraber, salatalar için idealdir. Salatalarda ve daha önceden haşlanmış olan makarna, sebze, balık gibi yemeklerde; tadını ya doğrudan ya da sos içinde daha da güzelleştirmekte kullanılır.




b) Natürel Birinci Zeytinyağı(Virgin olive oil): İlk sıkımın ardından ve genellikle sıcak su kullanılarak elde edilen bu zeytinyağının, kokusu veya tadında, çok hafif kusur bulunabilir. Serbest asitlik derecesi (oleik asit cinsinden) en çok % 2 olan naturel zeytinyağıdır. Sızmaya oranla daha yoğun bir tat içerir.

c) Natürel İkinci Zeytinyağı: (Ordinary virgin olive oil): Kokusu veya tadında, tolere edilebilen kusurları bulunan, serbest asitlik derecesi (oleik asit cinsinden) % 2 asidin üstünde ve azami % 3.3 olan yağlardır.

2-Rafine Zeytinyağı (Refıned olive oil): Rafinasyon, koku giderme, reçine giderme ve ağartma işlemlerine tabi tutulmasıyla işlem görmüş yağlardır. Gıda değeri azalmış ve molekül değişikliklerine uğradığından, insan sağlığı açısından da uygun sayılmazlar. Serbest asitlik derecesi (oleik asit cinsinden) en çok % 0.3'tür. Bu yağ piyasada, kızartma yağı olarak da pazarlanmaktadır.

Rafine edilmiş demek, yağın temelinde bulunan kusurların sonradan çıkarılmış olması ve yağın sızma yağ ile sonradan karıştırılmış olmasıdır. Asit oranı %1 civarındadır. Yağı çıkarmak için kimyasal çözücüler kullanılmamıştır. Ancak odun kömürü ve diğer bazı kimyasallar ve filtreler kullanılarak rafine edilmiştir.







Rafine, bir tür temizlik işlemidir. Yağın sadece istenmeyen özellikleri giderilir, yabancı hiçbir madde eklenmez. Asitsiz, kokusuz ve renksiz bu yağ, daha sonra iyi kalite zeytinyağı ile karıştırılarak, yitirdiği biyolojik özellikleri yeniden kazandırılır. Rafine yağlar; ağıza, yağlı his vererek dağılır. Bu yağların pazarlanabilmesi için bir miktar Naturel yağ ile karıştırılması gerekir.
Rafine zeytinyağı, hafifliği ile, sebzelerin marine edilmesinde, fırında ve ocakta kızartma yapmak için seçilir.

3--Riviera Zeytinyağları (Olive oil): Rivyera tipi zeytinyağı, rafine zeytinyağına belirli oranlarda (% 5-20) naturel zeytinyağlarının karıştırılması ile elde edilir.

Kızartma ve yemeklerde kullanılır. Azami %1.5 asit içerir. Rengi ve aroması, sızma zeytinyağına göre daha açık ve hafif olan Riviera zeytinyağı, özellikle her türlü soğuk ve sıcak yemeklerin hazırlanmasında ve kızartmalarda kullanılır. Zeytinyağının canlı ve kuvvetli kokusuna pek alışık olmayanlar, bu tip zeytinyağını tercih edebilirler.

Rafine zeytinyağı ile naturel zeytinyağının harmanlanması ile üretilen zeytinyağlarına "Yemeklik Tip Zeytinyağı" denir.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Tahinli Çörek Tarifi

Malzemeler,

  • 1.5 su bardağı tahin

  • 1 çay bardağı ılık süt

  • 1 çay bardağı ılık su